24 Ağustos 2016 Çarşamba

Kaş 2016

Merhabalar,

Maviyle aşk olur mu? deseler ne dersiniz?.. Bu seferki seyahat sevmeye, gülmeye doyamadığım, bizi kendine hayran bırakan Akdeniz'in inci köşesi masmavi "Kaş"aydı.. Kaş'la ilgili pek az blog ve yazı mevcut, o yüzden döner dönmez hızlıca yazmak ve gidecek olanları bilgilendirmek istedim. :)
---------
Kaş, 55.000 kişilik nüfusuyla tarihi kalıntıları, mağaraları ve enfes koyları barındıran Antalya'nın Güneybatı köşesinde bulunan bir ilçesi. Meis yunan adasına ve Fethiye'ye komşu. Sıcak mı sıcak, mavi mi mavi, mis gibi bir yer..
İlçe, Dalaman Havaalanından 150km, Antalya Havaalanından 220km ve karayolu ile İstanbul'dan yaklaşık 850km uzaklıkta. Vaktiniz kısıtlıysa en uygun ulaşım şekli Dalaman'dan geçmek olabilir, nitekim merkezde arabaya ihtiyaç olmadığı için havaalanı- otel transferiyle kolayca üstesinden gelebilirsiniz. Biz araçla ve ful motivasyonla keyiflice gittik ve döndük.. Yorulduk mu, çok. Ama şu manzara ve o masmavi koyların güzelliğine değdi.. Resim Kaş'ın girişindeki doğal limanı.. Hepiniz hoşgeldiniz :)

Konaklamanız bütçenizle ilgili bir durum, Kaş merkezde fiyatları oldukça uygun sayısız hotel ve pansiyonlar mevcut. Biz tercihimizi deniz kenarında bulunan otellerden birinden yaptık, nefes kesici manzarası, güler yüzlü hizmeti ve konumu itibariyle gönlümüzü fethetti..


Kaş'a gelmişken ne yapalım? derseniz; bölgeyle özdeşleşen; Dalış, yamaç paraşütü, trekking,sörf ve benzeri su&rüzgar sporlarını yapabilirsiniz.
Merkez çarşıda bulunan acentalar konuyla ilgili yardımcı olacaklardır. Düzenlenen Saklıkent ve Kekova tekne turlarına da kesinlikle katılın, ve varsa yanınıza deniz ayakkabınızı da alın derim.



Saklıkent turunda; jeep ile safariye çıkıp üst resimdeki dünya harikası Kaputaş Plajını, Gizlikent şelalesini ve yan resimdeki Saklıkent kanyonunu gezebilir; Likya medeniyetinin ilk başkentliğini yapmış Xanthos antik şehrini de görerek Patara plajında serinleyebilirsiniz. Bu sırada yol boyunca karşı ekiplerle ve yerel halklla yapılan su savaşlarını saymıyorum bile, çokça eğlenecek, kültürü tanıyacak hem de mis gibi sularda yüzeceksiniz. Safari turu bedeli 80TL(fiyat pazarlığa açık), öğle yemeği, şelale, kanyon ve antik şehir giriş bedelleri fiyata dahil. Yüzme molası sonrası ikram edilen karpuzlar da cabası. Dolu dolu keyifli bir tur, kesinlikle deneyin.


Kekova Tekne turu ise; Üçağız köyü limanından camlı tekneyle hareket edip bölgenin; Akvaryum, Esmeralda, Mavi Mağara, İnönü ve Kaleköy gibi farklı koylarında yüzme molası vererek mavinin her tonuna doyma ve bölgenin tarihi hakkında profesyonel rehberler tarafından bilgilenirilme şansı sunuyor. Yandaki fotoğraf Akvaryum koyundan.. Renginde oynamak yok, cam gibi pırıl pırıl Akdeniz işte. :) 
Tur rotasında mola vermenin yasak olduğu Batık Şehir'in üzerinden geçerken teknenin camlarından aşağıdaki kalıntıları keşfedebilir; Kaleköy'de Osmanlı, Bizans ve Likya'lıların izlerini taşıyan tarihi Simena Kalesini gezebilirsiniz. Kaleye çıkarken köylülerin sattığı mis kokulu kekik ve adaçayından da satın alabilirsiniz. 
Ayrıca kaleye çıkan yol üzerindeki The I am Here Cafe'de dondurma molası vermeyi de atlamayın, karadutlu, muzlu, şeftalili ve keçi sütlü dondurması bir harika! 
Bu turun bedeli 70 TL. Teknede sunulan çok çeşitli öğle yemeği, ara ikramlar ve her şeyden memnun mutlu Kübra selfiesi fiyata dahil. :) Unutmadan tur süresince çeşitli sulu aktivitelerde yapabilirsiniz, gülmekten karnınıza ağrılar da girebilir. Gitmişken kaçırmayın derim. 



Kaş'ta ne yiyelim, ne içelim? kısmına gelirsek, gündüzleri kahvaltı etmek isteyenlere merkezdeki Bi Lokma Cafe'yi ve resimdeki Taş Bahçe'yi öneririm. Serpme kahvaltı kişi başı 25TL. Çeşitli marmelat ve reçellerle, acukalar ve hellimlerle sofranıza ekstra lezzetler katılıyor. Unutmadan zevkinize özel meyvelerle hazırlanan leziz mi leziz tava dondurmasını da bir tadın. Bangkok'tan gelen bu teknik hemen turistik bölgelerimize inmiş, bayıldık.


Akşam yemeği için önerimse resimdeki ocakbaşıcı Zaika. 12 kişilik ekiple yedik, içtik, doyduk ve gayet makul bir rakam ödedik. Gidenlere meze önerim; fıstıklı tulum peyniri, cevizli zeytin, köz soğan&sarımsak, ve cacık. Et önerimse şaşlık ve adana.. 
Burası adanın en popüler restoranlarından biri, kesinlikle gidin ama öncesinde rezervasyon yaptırın. 
Diğer restoran önerilerimse canlı fasıl şarkıları söylenen Müpptela, Balık severler için de Sardelaki Greek Tavern ve Dolphin. Tümü lezizdi, tümü fiyat olarak diğer turistik bölgelerin çok altındaydı. Sardelaki bu sene açılmış, servisi biraz yavaştı ancak mezeleri ve ahtapot ızgarası enfesti.

Gece gezmesi severlereyse önerim No11 ve Echo Bar. Güzel kokteylleri ve müzikleriyle eğlenceye doyabilirsiniz.

Kaş'ın güzelliği kimsenin size turist muamelesi yapmaması.. Yediğiniz, içtiğiniz her şey, gezdiğiniz her yer kararında fiyatlarda. Olması gereken bu iken bizi yüksek rakamlara alıştıranlara diyecek söz kalmıyor aslında.. 

Neyse, Günlerdir beklediğimiz bu seyahat gerçekten ilaç gibi geldi..

Mavinin güzelliğiyle çekirdek ekip gittiğimiz Kaş'ta dostlarla büyüdük, kocaman bir aile olduk; kahkahaya da, özleme de, sohbete de doyduk.. "All you need is love" tümcesini iliklerimize kadar hissettik.. 


Kopartılan bir dal çiçekle mutlu olmak diye bir şey var bu hayatta.. İyi olun, iyi düşünün, bolca sevin, mutlu olun ve keyfinize bakın lütfen.. Tabi size Değer verenlerle.. ;)

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.. Herkese sevgiler, 
Küb.







23 Ağustos 2016 Salı

Bozcaada Yolcusu Kalmasın!

Merhabalar,
Yaz bitmeden hayatımın en keyifli tatillerinden biri olan geçen seneki Bozcaada turumuzdan sizlere birkaç not iletmek istedim.. (Geçen seneyi şimdi yazabilmek ayrı marifet tabi ama, hazır bu kadar beklemişken sevgili Aysu ve Gökhan abimin bu seneki Ada seyahatlerini bitirmelerini de bekledim ki size güncel bilgiler de verebileyim. :)) 
------

Bozcaada Türkiye'nin 2.büyük adası, 2700 kişilik nüfusuyla Çanakkale'ye bağlı bir ilçe aynı zamanda.. Ulaşım İstanbul'lular için 400kmlik (yaklaşık 5 saatlik) bir serüven.. İstanbul’dan karayoluyla Eceabat’a oradan boğaz geçişi sonrasında 50dk araba yolculuğuyla Geyikli iskelesine ve yine arabalı vapur geçişiyle yarım saatte Ada'ya varabiliyorsunuz. Vapurda gidiş dönüş araç ücreti 70TL. 
Ada'ya varırken sizi resimdeki güzeller güzeli Bozcaada Kalesi karşılıyor..


İstanbul’dan gidecekler için yol üstünde kahvaltı edilecek, kebaplar, köfteler yenilecek çokça durak mevcut. Biz erken saatte yola koyulacağımız için sabah sabah bir düzine çeşit çeşit sandviç hazırladım, daha yolculuğun başında hepsi kapan kapış bitti devamında da bir güzel cağ kebabı yedik ki sormayın.. Yol bu acıktırır, hazırlıksız çıkmayın derim.. :)


Ada’da konaklama için bir çok seçenek mevcut.. Ulaşım imkanınıza göre bölge tercihi yapılması ve kahvaltı dahil bir konaklama olması şartlarını atlamamak şartıyla; Ada hayatıyla iç içe olmak isterseniz gecelik fiyatı 150/450TL arası değişen merkezdeki şirin pansiyonlarda konaklayabilir; denizle, güneşle, kuş böcek sesiyle iç içe olalım, keyif yapalım, ada hayatına daha geç karışalım derseniz de, merkezin birkaç km dışındaki gecelik fiyatı 300/1200TL arası değişen denize sıfır butik otellerde kalabilirsiniz. Tek ve en favori önerim üst fotoğraftaki Habbele koyunda yer alan Bertiz Hotel.. Hele ki deniz manzaralı bir oda seçerseniz, Ada’dan asla dönmek istemezsiniz..

Aysu'nun önerisiyle çocuklu aileler için önerebileceğim konforlu otellerse alt resimdeki Pelagos Hotel(foto sahibi @ozlembal), Kaikias Hotel ve Çapraz Hotel..



---------------------------

Neler yapalım? lara gelirsek..

Eğer günübirlik gitmiyorsanız,(ki umarım orası için ayıracağınız en az 2 geceniz olur) Ada’ya vardığınızda hemen ada merkezini gezmek gibi bir derdiniz olmasın. Ada merkezi küçük olduğundan her sokak aynı meydana çıkıyor.. Bir de gündüzün bunaltıcı sıcağıyla boşuna yorulmayın derim.. Otelinize yerleşin, bikinileri giyin ve sahile inin. 
Ada içi otellerde kalanlar ya da araçla gelmeyenler için o güzelim plajlara minibüsler kalktığını, hatta scooter, bisiklet vb araç kiralanarak gidilebildiğini de öğrendik. Bilginiz olsun..
Kalacağı Otelin plajı olanlar zaten hiç durmasın.. Vakit kaybetmeden kendini de zihnini de O masmavi, buz gibi Ege'ye teslim etsin. (Foto sahibi @sedefmineyuka)


Ege’yi o kadar çok seviyorum ki.. O serin ve berrak suyu asla hayal kırıklığı yaratmıyor, her daim hayal ettiğim gibi..


Ada fazlasıyla huzurlu ve cıvıl cıvıl.. Arnavut kaldırımlı sokakları duvarlardaki çizimlerle ve rengarenk çiçeklerle süsleniyor.. Belli bir kapasitesi olduğundan hınca hınç bir doluluk, bunaltıcı bir kalabalık olmuyor. Aysu bu bayramda 10.000 kişinin gittiğini söylese de, eğer bayram seyran günlerinde gitmezseniz, Ada'nın zorlanmayan kapasitesinde keyiflice vakit geçirebilirsiniz..   

Benim turistik seyahat anlayışım şehri turlayıp direk yeme içme işine girmek olduğu için, adanın tarihinden, savaşlardan, kalıntılardan ve müzelerden çok bahsedemeyeceğim(ki fazlasıyla değerli biliyorum) ama nerede ne yenir kısmıyla ilgili seve seve yardımcı olmaya çalışacağım. :) 


Gündüz tadımlıkları için çok popüler olan Veli Dede ve Çiçek fırını önerebilirim. ikisi de hemen adanın girişinde yer alıyor. Veli Dede’den yukarıdaki enfes bademli damla sakızlı kurabiyelerden kesinlikle tadın, evinize dönerken acukasından alın.. Çiçek fırının da tahinli çörekleri ve dondurmalı kavunu harikaydı, tatmanızı öneririm. Sıcak havada mis gibi serinletti. 
Yine Aysu'nun önerisiyle, Lale Restoran'da 57 kök bitkiden üretilen Lalen Kahvesi ve yanında ikram edilen vişne liköründen, ya da etrafta çokca bulunan Damla sakızlı muhallebi ve dondurmadan tadabilirsiniz. 

Otelimizin kahvaltısı fazlasıyla tatminkar olduğu için hiç ihtiyaç duymasak da; kahvaltısının lezzetli olduğunu duyduğum Rengigül konuk evi ve Maya'ya da uğrayabilirsiniz. 

Ayrıca gün bitmeden resimdeki Polente Feneri'nden romantik gün batımı manzarasını da seyretmenizi öneririm. Gidenler pek memnun kalmışlar, öyle diola. :)



Ve hava kararınca.. Akşamları yemek için en leziz önerim Rum Mahallesi girişinde bulunan resimdeki Sandal Restoran. Mezeleri gerçekten harikaydı, bayıldık. Fiyatlar İstanbul fiyatları, rakı severler içmeyi büyüklerinden öğrenmişse kişibaşı 130/150TL arası hesap geliyor.. :) Gidemediğimiz Hasan Tefik Zeytinyağı & Lokantası ve deniz kenarındaki Cabalı Meyhane’nin de adını çok duydum, gayet lezizmiş, uğrayabilirsiniz.


Yemeği yedik karnımız doydu, şimdi ne yapacağız?  diyorsanız; şimdi sıra 3-5 dk yürüyüşle varacağınız pub/barlara geliyor.. Önerim Fuska ve Polente. Üst resimdeki Fuska sahil kenarında enfes bir konumda yer alıyor, Polente ise meydandaki boşluğa konumlandırılmış.. Konseptleri farklı ama ikisinin de ortamı güzel, herkes rahat ve mutlu..



Hediyelik götürmek isteyenlere önerim magnet, anahtarlık ya da Çamlıbağ ve Corvus şarapları.. Yunatçılar Şarapçılıktan 4.nesil şarapçı Haşim Yunatçı Bey ile keyifli bir sohbet ettik. Güzel şaraplar aldık.. Bu arada satın alınan şarapları taşımıyorsunuz. Ücretsiz adresinize kargolanıyor. (Haşim Bey'in fotoğraftaki asık suratına aldanmayın, haberi yokken çektim:)) 

Bozcaada macerasını noktalamadan önce Ada için önemli bir kaç şey ileteyim: Kuzey Ege geceleri serin oluyor, yanınızda kot ceket vb bir kurtarıcınız olsun, gitmeden hava durumunu kesinlikle kontrol edin. Bayanlar o çivi topuklu ayakkabılarımız bu Ada için değil, Arnavut kaldırımlı sokakları ya düz yada dolgu topuklu ayakkabılarınızla arşınlayın. Yemek yiyeceğiniz yerler için kesinlikle bir kaç gün önceden rezervasyon yaptırın. Bir de, Kredi Kartı restoranlarda geçse de ufak işletmelerde geçmiyor; adada birkaç tane ATM olsa da yanınızda nakit bulunsa iyi olur.
--------------------------------------------------

Tüm takıntılardan, enerjimi alan insanlardan, boş hırslardan arındım diye midir?, Çok sevip mutlu olmakta sınır tanımadığım için midir bilemedim ama çok şükür ki her tatilim ayrı keyifli geçiyor..

Hala nefes alıyorken vaktimizin tadını keyifle çıkartalım.. Tabiki bize Değer verenlerle.. ;)

Şimdiden herkese iyi seyahatler dilerim..
Sevgiler,

Küb.

8 Mayıs 2016 Pazar

Anneler günü ❤️

“Kıymet bilmek kaybedince arkasından ağlamak değil, yanındayken sımsıkı sarılmaktır” derler, nasıl da doğru.. :)

Bugün dünyanın en güzellerinin günü.. 

Canım anneannem,annem ve tüm anne yarılarım canım teyzelerim başta olmak üzere, iyi kalpli bütün annelerin, ve tüm anne adaylarının anneler gününü kutlarım. İyi ki varsınız. 

 ----

"A ah geldin!" Dedi annem, şok. :)

"Tabiki geldim, anneler günü hiç kaçırır mıyım?"

1 hafta önce geldiğim İzmit'e bu hafta gelme programım yoktu, ama kalbimi attıran özel insanlar ve özel günler söz konusuysa mesafe tanımam.. :)

Gelebilecek durumdaysam nasıl gelmem? Sen yıllarca her sabah bizden önce uyanıp hazırlık yapmadın mı? Yoldan geldiğimiz her gün pencerede beklemedin mi? Her sevdiğimiz yemeği ayrı ayrı hazır etmedin mi? Bir "anne" desek hazırda beklemedin mi? Suratımız asılınca kalbin yanmadı mı? Hangi birini sayayım.. 

Prenses gibi büyütmedin mi sen beni? Büyüttün.. 

Yumuşacık kalpli, kahkahalı, vicdanlı ve adil iyi çocuklar yetiştirdin. Kötülüğe kötülük olmaz, sessiz kalın akışına bırakın; kin tutmayın, iyi düşünün iyi olsun dedin. Ben senin kıymetini Nasıl bilmem? Ben Nasıl sana koşa koşa gelmem. 

Gelirim canımın içi güzel kuzum. Her çocuğun koşa koşa gelir. 

----

Annemin çocuğu olduğum için çok şanslı olduğumu biliyorum, şükrediyorum, sıkı sıkı sarılıyorum.. Anne demek süper kahraman demek, destek demek, güven demek, ne yaparsan yap seviliyorsun, kalbin kalbinde atıyor demek.. Yanımızdalarken kıymet bilelim.. 

Anne olmak, O minikle çayırda çimende zıplayıp hoplamak, kartopu oynamak, ip atlamak, legodan araba kuş böcek filan yapmak tabiki benim de hayalim. 

Allah her isteyene o duyguyu tattırsın, her anne adayının evladını sağlıklı bir şekilde kucağına almayı nasip etsin inşallah. 

Tekrar anneliğin hakkını veren tüm annelerin anneler gününü kutlarım. Hepinizi kocaman öperim.. ❤️

Güzel pazarlar, sevgiler. 

Küb.